Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
SAĞLIK

KOAH HASTALIĞINI KÖKTEN KAZIYAN YÖNTEM..

KOAH hastalığının tedavisinde kullanılan balon yöntemi hakkında merak edilenler…
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), zayıf hava akışının görüldüğü obstrüktif bir akciğer hastalığıdır. Tipik olarak zamanla daha kötüleşir. Ana belirtileri nefes darlığı, öksürme ve balgam üretimidir. Kronik bronşit sahibi insanların çoğu aynı zamanda KOAH hastasıdır.


KOAH hastalığının tedavisinde kullanılan balon yöntemini Zahide Yetiş’le programında anlatan Prof. Dr. Yalçın Karakoca şunları söyledi: “Yaklaşık 25 yıldır akciğer kanserlerinde bronş açma tedavisi üzerine uzmanlığım var. Bronşları tıkanmış bir akciğer kanseri hastasında, bronş açma işi yaparken, bronş içinde köpürme fark ettik. Bu köpürmenin, acaba cihazların temizlenmemiş olma ihtimali ile ilgili olabileceğini düşündük. Cihazları tekrar temizlettik, tekrar kullandık, daha fazla köpürme oldu. Köpüren yerlerden biyopsiyle örnekler aldık. Biyopsilerin incelenmesi sonucunda kronik bronşitin tedavi edilebileceğini keşfettik. 2010 yılında keşfettik ve ilk hastamız, bir doktor arkadaşımızın teyzesiydi. Kendisine yoğun bakımda, ölmek üzereyken işlem yapmıştık. Şu an çok iyi durumda, altı yıl geçti.

Akciğerimizde yüzlerce baca var. Sigara içenlerde de bu bacalar tıkanır. Kiminde yüzde 20, kiminde yüzde 40, yüzde 90, yüzde 99 tıkanır. En son solunum yetmezliği tam tıkanıklıkla ortaya çıkar ve hasta ölür. İlerlemiş KOAH hastaları ya da ilerlemek üzere olan KOAH hastalarında ya da ağır astımlar da aynı kategoriye girer. Bronş tıkanıklığını tamamen mekanik bir teknikle yani açılıp kapanan bir kazıma sistemiyle ortadan kaldırdık. Ve bunu akciğer kanserini tedavi ederken, tesadüfen keşfettik diyebilirim.


Aldığımız biyopsilerden sonra kronik bronşitin tedavi edilebildiğini gördük. Yaptığımız çalışmaları yurt dışında yayınladık. Ve KOAH’ın geri dönülebilir bir hava yolu tıkanıklığı olduğunu ortaya koymuş olduk. Yöntemin hiçbir riski yok. Hatsanın kendine ait riski dışında, eğer hasta 90 yaşındaysa ve kendine ait kardiyak riskleri varsa, tabii ki risk var ama işlemin kendine ait bir riski yok.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu